5 Aralık 2010 Pazar

Hayaller

Bu blogta şu an için kendimi oldukça yalnız hissediyorum.

LeyLalar'da okuyucumuzun olmadığı zamanlarda bile Aslı, Özlem ve ben birbirimizin yazılarını okuyorduk.

Şimdi buradayım ve tamamen bir boşluğa yazıyormuşum gibi hissediyorum.

Hayatıma şu anda aşırı bir yükleme yaptım, haftaiçi 4 akşam üstüne cumartesi Osmanlı Mutfağı pazar yine birbirinden değişik kurslara gidiyorum ve sanırım hayalin gerçeğe dönüşmesini düşünmek için kendimi bırakmıyorum.

Kendi çapımda adımlar atıyorum ve hayale kapılıp gitmekten korktuğumdan her anımı dolduruyorum.

Fakat bir noktada kendime ve hayalime dönüyorum :) Dengesiz bir dönem-kabul ediyorum, bir hayalin peşinden nasıl korkmadan koşulabileceğini öğreneceğim :)

Cuma akşamı pizzalarını çok merak ettiğim ve uzun süredir üniversiteden arkadaşlarımızı görmediğimiz için Kıvırcık ile Cadde'deki NumNum'a bir organizasyon gerçekleştirelim dedik.

İçeri girerken kapıda masaları ayarlayan kız hiç bir ısrarımız olmamasına rağmen "6 kişisiniz, dısarıda yer ayarlamam çok zor" diyip durdu ve ben en sonunda "bakın bizim zaten mutlaka dışarıda oturalım gibi bir isteğimiz yok, yer olursa geçebiliriz" dedim.

Ve bu şekilde davrandığı için sanki aslında güzel bir yerde oturmuyormuşuz mutlaka dışarıda oturmamız gerekiyormuş gibi hissettim.

Tuvalate indim ve sağımda mutfağın girişini gördüm. Çok merak ettiğim Num Num mutfağını bir anda tuvaletin karşısında görmek hevesimi biraz kaçırsa da masaya geri döndüm ve ızgara sebzeli / ezine peynirli pizza siparişimi garsonun ama neden bunu deniyorsunuz ki ben size bir başka pizza öneririm şeklinde cümlelerine rağmen verebildim.

Pizza gelene kadar sohbet aldı gitti. Pizza gelince sohbet gitti ve ben aşık oldum :) Yanına salata konulması mükemmel bir fikir.

Pizza ise gerek hamuru gerek malzemeleri ile süperdi. Pizzanın üzerindeki brokoliyi yerken bir anda damağınıza enfes ezine peyniri geliyor ve o çıtır çıtır hamuru ile tam bir şölene dönüşüyor.

NumNum'dan kalkıp üzerine Marpop dondurması yedik ve uzun bir yürüyelim dedik yoksa ben eve geldiğimde de uyuyamazdım sanırım.

Bu hafta Nirva'dan süper bir teklif geldi. Nirva'nın kardeşi Artun Çırağan Oteli'nde pizza yapımı eğitimi almış ve bu Pazar inşallah birlikte pizza yapacağız :) Blogun ve chezbanu twitterın bir resmi yok. Aklımdaydı ama bir türlü koymak için bulduğum resimler içime sinmiyordu. Bu pazar inşallah yapabilirsek ilk pizzamı hem bloga hem chezbanu'ya koymak istiyorum.

Pizza ile kalın ;)

Chez Banu

22 Kasım 2010 Pazartesi

Chez Banu (şe banu olarak okunur :)

Chez Banu benim hayalini kurdugum pizzacimin adi.

Evet su an icin buyuk bir hayal belki. Belki ben de kendimi henuz hamurun basinda goremiyorum ama gorecegim gunler icin kucuk adimlar atiyorum.

İlk adimim bir yemek kursuna gitmek oldu. İsmek'in Osmanli Mutfagi kursuna gidiyorum. Pizza ile ne alaka demeyin cunku her seye en basindan basliyorum :)

Bunun yaninda evde mutlaka her hafta bir yemek denemesi yapiyorum. Onceleri de yapardim ama simdi farkindalik ile yemek yapiyorum. Su an icin tariflere sadik kaliyorum. Ama aklima ilginc tarifler de gelmiyor degil :)

Dun pizza yapmak icin gerekli pizza tepsimi aldim maalesef mini firina sigmadi :) yeni bir firin almam gerek :)

Gecen hafta Food & Travel'in son sayisi elinde bak sana ne hediyem var diye gelen is yerindeki Zeynep bugun Mutfak adli bir dergi ile cikageldi :)

Bir suru sey var kafamda ucusan, ne zaman nasil olacagini bilmiyorum.

Simdilik sadece adim atiyorum...

Chez Banu

22 Ekim 2010 Cuma

yakında :)

cok yakında geliyorum :)

je serai presente le plut tot possible :)

i will be here very shortly :)

merci de votre patience.

Banu